YÖNETİCİLİK TARZIMIZ YÖNETİCİLİK PERFORMANSIMIZI ETKİLER Mİ?


Yönetici; kendisine tanınan yetki ve sorumluluklar çerçevesinde insan, para, malzeme, demirbaş vb. kaynakları planlayan, organize eden, yönlendiren, koordine eden, takibini ve kontrolünü yaparak mensubu olduğu şirkete katma değer sağlamakla yükümlü olan kişidir.

Günümüzde şirketler kuşaklar arası çatışmalarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Nitekim çoğu şirket, üç kuşağı da bünyesinde barındırmaktadır ve üç kuşağın da işe ve hayata bakış açıları birbirlerinden çok farklıdır. Bu nedenle söz konusu kuşaklardaki ayrımları iyi anlamak, ona göre hareket etmek yöneticilik adına atılması gereken en önemli adımdır.

Bu noktada profesyonel bir yönetim anlayışı sağlamak adına yöneticilerin nasıl bir tarza sahip olmaları gerektiği sorusu ortaya çıkmaktadır. Türev Danışmanlık bünyesinde farklı sektörlerdeki irili ufaklı birçok şirkette yürüttüğüm yönetimsel ve organizasyonel danışmanlık çalışmalarım kapsamında yaptığım gözlemlere göre, piyasada bilinen ve uygulanan iki ayrı uç yöneticilik tarzının varlığından bahsedebilirim. Birincisi, katılımcı yönetici, ikincisi ise baskıcı-otoriter yöneticidir. Bahsedilen bu iki yöneticilik kavramının ortasında denge noktası olarak konumlandırılan yöneticilik tarzı da etkin veya profesyonel yöneticiliktir. Bu hem şirket performansının, hem de çalışanların tatmin düzeylerinin genel olarak yüksek olduğu yöneticilik tarzıdır.

                              
Yöneticilik tarzları insanlara, işe, şirkete bakış açılarını gösteren ve yaptığımız davranışları yönlendiren bir olgudur. Dolayısıyla, doğrusu ya da yanlışı; duruma, karşımızdaki kişiye, şirketin işleyişine, sahip olduğu kültüre göre değişmektedir. Önemli olan tarzımızı şekillendirebilmek ve değerlendirebilmektir.

Çalışanların yöneticilerini değerlendirebilecekleri, yöneticilerin de nasıl bir yöneticilik performansına sahip olduklarını görebilecekleri detaylandırılmış yazılarımı ilerleyen günlerde sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar