MEŞHUR SATICI BAHANELERİ
Her ay farklı konularda yeni makalemiz ile karşınızda olduğumuz yazı dizimizin birincisinde beklenen
satış performanslarını elde etmek için satıcının motivasyonunu yüksek tutması
gerektiğinden bahsetmiştik. Bu yazımızda da meşhur satıcı bahanelerini ele alacağız.
Satışın temeli ikna etme üzerine kurulu olduğu için, enerjimizi düşüren, çözüm yerine soruna odaklanmamızı sağlayan ve
beraberinde performansımızı düşüren yanlış inanış ve ön yargılardan kendimizi
kurtarmamız gerekir.
Yanlış inanış ve ön yargılar, istenen sonuçları elde edemediğimizde bahanelerin arkasına sığınmamıza neden olur. İşin kötüsü bir süre sonra yanlış inanışlar bizi esiri altına alır ve bilinçaltımız bunları bize doğru göstermeye başlar. Bu da farkında olmadan başarısızlığımızın temelini oluşturur.
Yanlış inanış ve ön yargılar, istenen sonuçları elde edemediğimizde bahanelerin arkasına sığınmamıza neden olur. İşin kötüsü bir süre sonra yanlış inanışlar bizi esiri altına alır ve bilinçaltımız bunları bize doğru göstermeye başlar. Bu da farkında olmadan başarısızlığımızın temelini oluşturur.
Şimdi gelin ilk olarak
farkındalık adımını atalım. Sıkça rastladığımız satıcı bahanelerinden hangisi
veya hangilerinin zaman zaman kafamızı karıştırdığına bir bakalım:
1-Sattığımız
malın/hizmetin fiyatı çok yüksek. Müşteriyi ikna edebilmemiz için fiyatı
kesinlikle aşağıya çekmeliyiz.
2-Yüksek
iskonto yapmasaydım müşteri rakibe kaçacaktı (Yapılan bir araştırmaya göre, başarılı sonuçlar alamayan satıcıların
%70‘ni müşteriyle pazarlığı oturmadan önce iskonto yapmaya razı oluyormuş. Aman
dikkat!!!).
3-Ürün/hizmetle
ve detayları ile ilgili her konuda anlaştık. Ama son aşamada müşteri fiyat
pazarlığı yaptı. Bu noktada kaçar diye korktum ve fiyatı istediği rakama çektim
(Büyük oranda bu müşteri almaya razı.
Sadece sizden koparabildiği kadar koparmaya çalışıyor. Yaptığınız her indirimde
karınızı müşteriye hediye ettiğinizi unutmayın!!!).
4-Bu
müşteri çok itiraz ediyor ve işi sürekli yokuşa sürüyor. Bu müşteriden iş
çıkmaz (Çıkmadık candan ümit kesilmez
derler. Unutmayın ki, yapılan başka bir araştırmaya göre yeni müşteriler
ortalama 5. Görüşmede ikna olmaktadır. İlk itirazda yelkenleri suya indirmeyin
derim!!!).
5-Cari
çalıştığımız müşteri, ödeme yapmadı diye bu siparişinde mal göndermezsek kaçar.
Bir daha geri kazanamayız.
6-Ürün/hizmetimizi
çok iyi anlattığımızı düşünüyorum, ama yine almıyor (Unutmayalım günümüzde insanlar ürün/hizmet değil, fayda satın alırlar!!!).
7-Müşteriyi ödeme konusunda çok sıkıştırırsam
bizden bir daha ürün/hizmet almaz (Anlaştığın
şartlar çerçevesinde paranı istiyorsun. Sıkılmana gerek yok. Hala birçok alanda
“ağlamayana meme verilmeyen” bir piyasa anlayışından bahsediyoruz!!!) .
8-Şirket
yeterli reklamı yapmıyor. Bayim veya müşterim şirketimi ve ürünümü tanımıyor.
Ben nasıl satayım ki…
9-Bizim
sektörde giyim kuşam önemli değil. İstediğim gibi giyinirim. Kimse karışamaz.
10-Çok işim var. Her cepten arayan müşteriye
tekrar neden döneyim ki? Beklesin (Bu
düşüncedeysek genelde dönmeyi unuturuz veya bilerek aramayız. Kendimizi
kandırmayalım!!!)
11-Şirket
içinde rapor yazmayı gereksiz buluyorum. Benim işim sadece satmak. Onca işimin
arasında bir de bunlarla mı uğraşacağım (Rapor
olmadan yöneticiler bütünü nasıl görecek, nasıl sağlıklı kararlar alabilecek ve
nasıl satıcıya koçluk yapacak. Bir düşünün derim.).
12- Şirket
ve müdürüm bana değer vermiyorlar ki ben niye kendimi kastırayım. Olduğu kadar.
Bu bahaneleri artırmak mümkün. Eminim
sizler de yorumlarınızla bu yazıyı daha da anlamlı hale getirmiş ve paylaşarak faydayı
birlikte artırmış olacağız. Katkılarınız için şimdiden teşekkürler.
Bazılarımızın bu yazının sonunda “Savaş Bey, bunları sen yaşadın mı ki atıp tutuyorsun. Yazmak kolay. Yapması zor.
Gel de benim müşterilerimle sen uğraş göreyim.” dediğini duyar gibiyim. Sizlere
cevabım şudur. Bir önceki yazımda dediğim gibi çocuk yaşta satışın içine girmiş
ve 20 yılda farklı sektörlerde her türlü satış kanalını deneyimlemiş, temelden
başlayıp üst yöneticiliğine kadar her düzeyde çalışmış birisi olarak rahatlıkla
söyleyebilirim ki sizi esiri etmiş bu bahanelerden kendinizi kurtardığınızda,
performansınızın, motivasyonunuzun ve beraberinde gelirinizin arttığına siz de şaşıracaksınız.
Bunlardan erken yaşta sıyrıldım ve yararını gördüm. Size de tavsiye ederim. Bir
an önce düşünce yapından bu yanlış inanışları çıkarmanızı dilerim.
Öte yandan bu yazının sonunda
çoğunuzun da “Aklınızla bin yaşayın Dr.Savaş
Tavşancı. Ben de çevremde örneklerle
çok karşılaşıyorum. Size katılıyorum” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü aklın yolu bir.
Kendimizde
ve çevremizde bu inanışlardan kurtulmanın zamanı gelmedi mi? O Zaman diyoruz
ki, “Bilmek yetmez; önemli olan bildiğimizi uygulamaktır. O zaman ne duruyorsun.
Yarından itibaren hareket geç.”
Başarı dileklerimle,
Beyin bir kastır. Naçizane kas geliştirme sporu ile uğraşmaya çalışan biri olarak söyleyebilirim ki bir kasa nasıl ve ne kadar uyarı verirsen o kadar tepkime alırsın. Bu nedenle diyorum ki bir kas olarak beyine de ne şekilde mesaj verirsen o şekilde davranışta bulunur. İyi ve olumlu düşün ki iyi hisset, iyi hisset ki inanılmaz olumlu sonuçlar alasın... Savaş Bey, kaleminize sağlık. Çok önemli bir konuya parmak basmışsınız ve sayenizde hem bilgilerimi tazeledim hem de yepyeni şeylerin de farkına vardım..
YanıtlaSildevamını bekliyoruz... :)
YanıtlaSildevamını bekliyoruz ... :)
YanıtlaSil